Bugün günlerden, Biz sezonu açtıııık :)))



Hani aylardan mayıstır , henüz deniz sezonu başlamamıştır ama bir deniz kenarına yolunuz düşer.. Bir ölçüp biçersiniz..."Olur mu olur" dersiniz . Ve o gün o denize girersiniz:) 
Aynısının tıpkısı oldu işte :) 






 Bugüne bugün tiyatro sezonunu açtıık :) 
"Pera Müzesinde tiyatro okuması" diye takvime işaretlemiştim ama bugünün programına bir baktım , öğleden sonra Şimalikonun bir sınıf arkadaşının doğum günü partsine davetliyiz. Şehrin bize göre bir ucu Kemerburgaz / Göktürk'te... Pera'yı aklım iptal etti hemen  ama gönlümün de bir köşesinde duruyor. 
  Doğum günü partisi şahane geçti. Çıktık bir baktım saat 4. 
Baba Hakan'a maç izlemeye gidecek. 
Şimal ve ben eve döneceğiz. 
Bi ölçüp biçtim. "Olur mu olur" dedim :) 




Muhtemelen hiçbir şey anlamayacak Şimalcik okumalardan ama o ortamı yaşaması bile kardır. Olmazsa da (Şimal'i almazlarsa yahut ortam bize uygun değilse de) oradan döneriz...
Hem nasssıl merak ediyorum ..Okuma tiyatrosu son yıllarda çok ilgimi çekiyor. 
Süreyi hesaplayıp yetişeceğimizi de anlayınca istikamet Taksim oldu :) 

 Üstelik Pera Müzesi'ne vardığımızda okumaların başlamasına da daha yarım saat vardı. 
Önce "Yaz yaz" sergisini gezdik. Müzede çocukların yazın yaptığı çalışmaların sergilendiği kata indik. 
Harika düzenlemişler. 
Çocukların yaptıkları çalışmalara, çıkarttıkları eserlere biz bayıldık. 
Şimal en çok alttaki Neon ışıklı resimleri sevdi. 


Benim favorim ise bu alttaki. 
Buharda pişirme aparatına takılan gazoz kapakları... Ahtapotları hatırlattılar bana . 
Acaba çocuklar bunları yaparken ne düşündüler :) 


Ve salona girdik :) Pera Müzesinin cafesinde. Öyle özel bir ışık düzenlemesi yok. 
Okuyanlar geldiler . Bir cafe masasına oturdular ve teksti okudular. 
Çok küçük mimiklerle canlandırdılar. 
Ben sevdim. Metinden bağımsız olarak zaten "tiyatro okuması" fikrini seviyorum. 
Metinleri zaman zaman absürd buldum ama bazı yerlerde çok güldüm. Şimal'e hitap eden bir yanı asla yoktu. Konuşulanları anlamadığını bile söyleyebilirim. Ama hiç sıkılmadan etrafı inceledi. İki oyuncunun bildiğinin dışında bir tiyatro okuması yapmasını ilginç buldu. İkinci oyunun sonunu bekleyemedik. Bir saat dolunca yavaşça (en arkada oturmanın avantajını da kullanarak) salondan çıktık .  Biz erdik muradımıza onlar çıksın kerevetine gibi bir durum oldu :)) 







Çıktığımızda karnımız acıkmıştı.  Şimal'in arkadaşının doğum gününde pizza ve pasta yemişlerdi. "Anne gel biz bugünü muzur yemekler günü yapalım" dedi. 
Çok akıllı bu çocuklar çoook :))) 
"Nasıl yapalım diyorsun yani?" diye sordum. 
Hiç lafı dolandırmadan "Burger King'e gidelim . Hamburger yiyelim" dedi. 
Hop diye itiraz etmedim. Edecek olsam pazarlığa tutuşabiliriz. 
Bu aralar yaş döneminden midir nedendir bilmiyorum ama bütün sınırları deniyor çünkü...
Sabrımı da :) 
"Hadi gel bir bakalım şu sokaktan nereye çıkıyoruz , belki vardır buralarda ilgimizi çekecek bir yer" dedim ve yan sokağa girdik. 
Daha önce hiç gitmemiştim. 
Fıccın .. 
Sokağa yayılmış masaları görür görmez ikimiz de bayıldık. 
Küçük küçük mezeler söyledik kendimize. Çerkez tavuğu, Girit Ezmesi ve  fotoğraftaki Zeytinyağlı Enginar'ına ben ba yıl dım. Şimal'in favorisi ise Levrek Marin'di. Nefisti hepsi. 
Bütün tiyatro buluşmalarından sonra öneriyorum :) 
Fıccın 
Kallavi sokak. 
 No: 13  








Yorumlar